Kitap: Ümraniye tarihine bakış

Sema Erder, “İstanbul’a bir kent kondu: Ümraniye” başlıklı kitabıyla Ümraniye tarihine ışık tutuyor.

Sema Erder, “İstanbul’a bir kent kondu: Ümraniye” başlıklı kitabıyla Ümraniye tarihine ışık tutuyor.

Geçen yüzyılın ıssız mevkii ‘Yalnız Selvi’, bugün kalabalık ve karmaşık ve modern bir ilçe: Ümraniye… 70’li yıllarda 1 Mayıs Mahallesi’nin simgelediği ve ‘meşhur’ ettiği Ümraniye, kesintisiz büyüme süreciyle, kentleşme ve göç üzerinde çalışan sosyal bilimciler için hem tipik hem özgün bir örnek. Evet, onca söze, onca yoruma malzeme olan gecekondulaşma, iç göç, kentlilik, yerellik, hemşehri dayanışması, arazi mafyası gibi olgular, tipik parçalar üzerinden özgün bir bütün oluşturuyor Ümraniye’de; iç göç yolcularının bazıları burada “Son durak!” diyor. Ama Ümraniye’nin içinde birçok ‘Ümraniye’ var. Kimi daha zengin, kimi daha yoksul mahalleler; kimi daha ‘sosyal’, kimi daha yalnız haneler; kimi daha güçlü, kimi daha bitkin insanlar… 

Ümraniye, benzerleri gibi, “genel”i yansıtan ama uzak menzilli genellemelerle anlaşılamayacak bir yer… Gecekondulaşma, kentleşme, iç göç gibi olgular da basit genellemeleri kaldırmıyor artık. Sema Erder’in yönettiği ve yazıya döktüğü alan araştırması, Ümraniye’yi, bir ‘konut alanı’ olarak, ayrıntılarıyla inceliyor. Gecekondulardan ‘aile apartmanları’na, muhtarlardan “belediyeciler”e, hemşehri derneklerinden arkadaşlık ilişkilerine, kısa sürede kendi işini kuranlardan işsizlere, memleketlerin buluştuğu yeni ‘memleket’ Ümraniye…

1991 yılında yapılan bu araştırma kentin sosyal tabakalarında gezerken diğer taraftan bizlere kentin tarihi, kurulma süreci, konumu, ihtiyaçları ve hali hazırdaki durumu noktasında önemli bilgiler aktarmaktadır. Kitap bizlere o dönemin belediye başkanının ifadesiyle “kaçak bir kent” olan Ümraniye’nin arazi ve konut üretimi noktasında yaşadığı sorunları, gecekondulaşmayı, “arazi mafyası” olgusunu, altyapı ve üstyapı sorunlarını tüm netliği ile aktarmaktadır.

Bugün bundan 50 yıl öncesinin ötesi yok anlamındaki Ümraniye Sondurak otobüs durağı artık Ümraniye’nin merkezinde yer almakta. 

Ümraniye hakkındaki  Erder tarafından yapılan araştırmanın üzerinden neredeyse otuz yıl geçti bu yıllar boyunca  önemli değişimlere maruz kaalan ve gelişen Ümraniye, İstanbul’un nüfus bakımından en kalabalık dördüncü ilçesidir

Türkiye’de Ümraniye üzerinden kitlesel göçü, kentleşme ve gecekondulaşma süreçlerini; Ümraniye’de yaşayan insanların oluşturduğu katmanları ve sosyal ilişkilerini ortaya koyması nedeniyle eser literatürde önemli bir yere sahip. Kitap okuyucularına gecekondulaşma ve kentleşme sürecindeki Ümraniye’yi tahayyül etmek noktasında oldukça yeterli bilgiler sunuyor. İstanbul’da kitlesel göçlerin yaşandığı ve gecekondulaşmanın yoğunlaştığı bu dönemi anlamak adına önemli bir çalışma olan bu kitabı kente ve sosyolojiye ilgi duyan kişilere tavsiye ederim.

Oysa Bir zamanlar Ümraniye tamamen ormanlarla kaplı idi. Her yeri ormandı. Tarihi kaynaklara göre Ümraniye’ye ilk yerleşenler Frigya’lılardır. Çam ağacını kutsal kabul eden Frigyalılar Küçük ve Büyük Çamlıca’dan başlayarak Alemdağ ve Kayışdağı’na kadar bütün araziyi çam ormanlarıyla donatmışlardı. 

Sonraki yıllarda Ümraniye’nin bulunduğu yerler Romalılar ve Bizanslılar’ın egemenliğine geçer. Harun Reşit, ordularıyla 782 yılında Krizepolis (Üsküdar) önlerine kadar gelmiştir. Bir sene burada kaldıktan sonra 783 yılında Bizans İmparatoriçesi İren’in ordusuna mağlup olmuş, bunun sonucunda her sene Bizanslılar’a 70.000 altın vermeye zorunlu kalmıştır. 

Ümraniye  toprakları Bizanslılar’la Müslüman ordular arasında zaman zaman el değiştirmiştir. Anadolu’yu Müslüman yapan ve Türkleştiren ilk devlet Danişmentliler Devletidir. Danişmend Beyliği Bizans topraklarına kadar girer. Ve istanbul’un en yüksek yerlerinden biri olan Alemdağ’ nın üstünde bir kale. 

En son Osmanlı Sultanı Orhan Gazi bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır. Ümraniyenin bilenen ilk Türkçe isminin “Yalnız Selvi” olduğu söylenir. Ümraniye’ye ilk ad olarak Yalnız Selvi denmesinin sebebi  olarak birkaç mezar ve birkaç selvi ağacının ve orman arasında birkaç evin bulunmasıdır. 

Ümraniye Bölgesi 17. yy başlarında  Padişah I. Ahmet tarafından Şeyh Aziz Mahmut Hüdai’ye vakfedilir. Cumhuriyet döneminde Üsküdar Bulgurlu’ya kadar olan bölge  vakfa ait alan olarak Üsküdar’a bağlı kasaba olarak kalmıştır. 

Ümraniye’de ilk yerleşenler Balkan Savaşları’ndan sonra, önce Batum’dan ardından da Yugoslavya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenler olur. Bu sebeble “Muhacir Köy” olarakta adlandırılmıştır. 1960 yılına kadar köy olarak kalan Ümraniye, Organize Sanayi Bölgesi olarak ilan edilmesinden sonra yoğun göçlere maruz kalmıştır. Ümraniye Belediyeside bu süreçte  ilk defa 1963 yılında kurulur.

12 Eylül 1980 Darbesi ile kapatılır Üsküdar’a bağlı şube müdürlüğüne dönüştürülür. 1987 yılında tekrar ilçe statüsü alan Ümraniye’ de ilk yerel seçim 1989 yılında yapıldı.

2000’li yıllar boyunca  Özellikle İstanbul kentsel dönüşüm bağlamında gecekondu yerleşimleri önemli oranda  ortadan kalksada Ümraniye hala kendine has sorunlarını aşmakta bugünde  güçlükler çekiyor.

Ümraniye Belediyesi mahkeme kararını neden uygulamıyor?

Yamanevler’de ‘Limonlu Bahçeleri Konakları’ inşaatı, mahkemenin kesin hükmüne rağmen devam etmesine itiraz eden Ümraniyeliler, Ümraniye Kaymakamlığı’na ihtar dilecekçesi sunup eş zamanlı olarak suç duyurusunda bulundular.